ANADOLU YÖRÜKLERİNDE SOSYAL YAŞAM

ANADOLU YÖRÜKLERİNDE SOSYAL YAŞAM



Tanım:
            Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki yörükler konu alınmıştır. Yörüklerde geleneklerden ve bu geleneklerin oluşturduğu genel yörük kişiliklerinden bahsedilmiştir.

Ana fikir:
            Yörüklerin eski Türk geleneklerine bağlı kalmayı başardıkları ve Orta Asya'dan izler taşıdıkları belirtilmiştir.

Yorum:
            Yörükler bölümlere ayrılarak ele alınmıştır. Her bölümde aralarındaki benzerlikler ve farklar ortaya atılmıştır. Konunun rahat anlaşılabilmesi için güzel bir yöntem. Eğer siz de yörükseniz kendi özelliklerinizi bu metinden öğrenebilirsiniz fakat hangi yörüklerden bilmiyorsanız bu yazı size pek de yardımcı olamayacaktır.

Yorumlayan: Smntsn
Yazar:
Şükrü Tekin KAPTAN
Kaynak: Uludağ Üniversitesi, Bursa Halk Kültürü, II. Bursa Halk Kültürü Sempozyumu Bildiri Kitabı ve metin sayfalarının altında belirtilen diğer kaynaklar.

Creative Commons Lisansı
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.
            

ATATÜRK VE BAZI EĞİTİM PROBLEMLERİ

ATATÜRK VE BAZI EĞİTİM PROBLEMLERİ



Tanım:
            Atatürk'ün üzerinde durduğu eğitim problemlerinden genel olarak bahsedilmektedir. Yazı daha çok O'nun öğretim program ve metodları üzerine tavsiyelerinden bahsetmekte ve genellemeler ile konuyu pekiştirmektedir.

Ana fikir:
            Cumhuriyet'in ilk yıllarından günümüze kadar eğitimde bazı aksaklıklar yaşanmaktadır. Özellikle müfredatların, teknik araç ve gereçlerin güncellenmesi gerekmekte ve gerekiyorsa dışarısı örnek alınmalıdır. Atatürk'ün bundan 80 yıl önceki önermelerinin hala geçerliliğini koruduğunu ve bunların hedeflerimiz arasında olması gerektiğini görüyoruz.

Yorum:
            Dönemin sorunlarına Atatürk'ün önermeleriyle güzel cevaplar ve çözümler getirilmiştir. Ayrıca günümüzü de etkileyen önermeler görülmekte.Özellikle ders programlarının güncelliğini koruması gerektiğinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle ben eğitim ve öğretimde gerekli bir araç olarak bilgisayarın kullanılmasın gerekli olduğunu düşünüyorum. Görüyorum ki eski eğitimcilerin çoğu ya kendileri bilgisayar kullanmayı bilmediklerinden ve bunu dile getirmekten biraz çekindiklerinden ya da sebebini bilmediğim bir fikirlerinin oluşundan dolayı eğitim araç ve gereçlerinde bilgisayar kullanımına izin vermiyorlar. Bu davranış aynen yazıda belirtildiği şekilde Atatürk'ün önermelerine aykırı düşüyor.
            Yazıyı içinde bulunduğumuz bu dönem itibari ile yorumlarsak nitelikli eğitimcinin az olduğunu kolaylıkla görebiliriz ve lütfen bizden eğitim açısından ileride olan ülkeleri aynı Atatürk'ün önermesinde olduğu gibi örnek alalım.


Yorumlayan: Smntsn
Yazar:
Dr. A. Ferhan Oğuzkan
Kaynak: İlköğretim dergisi, No. 516 (Derlenmiş kaynak: Dr.A.Ferhat Oğuzkan, Eğitim Üzerine)
Ayrıca metin sayfalarının altında belirtilen diğer kaynaklar.
Creative Commons Lisansı
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.


            

BİLİŞİM ÇAĞI VE TÜRKÇENİN SORUNLARI

BİLİŞİM  ÇAĞI  VE  TÜRKÇENİN SORUNLARI
Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın

İnsanoğlu 1969’da Ay’a ilk adımını attığında önümüzdeki çağın uzay çağı olacağı ileri sürülmüştü. Çok iyi hatırlıyorum, o günlerde uzay ile ilgili çeşitli haberler gazetelerde yayımlanıyordu. Haberlerde insanlığın gelecekle ilgili uygarlık düşleri de yer alıyordu. Bu haberlere göre 2000 yılında insanlar tatillerini geçirmek üzere artık aya gidecekti, uzayda çeşitli üsler kurulacak, ayda bitki yetiştirilecekti. Evlerde her şey otomatik olacak, her işi robotlar yapacaktı, elektronik beyin (o günlerde bilgisayar terimi henüz kullanılmıyordu, bilgisayarlar da zaten bu kadar yaygın değildi.) insanın yerine düşünecek, çözümler üretecekti. Yine o günlerde gazetelerde bir devlet dairesine alınan elektronik beyin ile ilgili haberler yer alıyordu. Bir gazetede bu haber bir karikatürle birlikte yayımlanmıştı. Haberde bundan sonra devlet dairelerinde vatandaşın her işini elektronik beyinlerin halledeceği belirtiliyordu. Bu haberin yanındaki karikatürde ise kasketli, şalvarlı bir vatandaş elindeki dilekçeyi buzdolabı büyüklüğündeki makineye uzatıyordu. Elektronik beyinden ise şöyle bir ses geliyordu: “Bu gün git, yarın gel !”

İnsanoğlu 1969’da Ay’a ilk adımını attığında önümüzdeki çağın uzay çağı olacağı ileri sürülmüştü. Çok iyi hatırlıyorum, o günlerde uzay ile ilgili çeşitli haberler gazetelerde yayımlanıyordu. Haberlerde insanlığın gelecekle ilgili uygarlık düşleri de yer alıyordu. Bu haberlere göre 2000 yılında insanlar tatillerini geçirmek üzere artık aya gidecekti, uzayda çeşitli üsler kurulacak, ayda bitki yetiştirilecekti. Evlerde her şey otomatik olacak, her işi robotlar yapacaktı, elektronik beyin (o günlerde bilgisayar terimi henüz kullanılmıyordu, bilgisayarlar da zaten bu kadar yaygın değildi.) insanın yerine düşünecek, çözümler üretecekti. Yine o günlerde gazetelerde bir devlet dairesine alınan elektronik beyin ile ilgili haberler yer alıyordu. Bir gazetede bu haber bir karikatürle birlikte yayımlanmıştı. Haberde bundan sonra devlet dairelerinde vatandaşın her işini elektronik beyinlerin halledeceği belirtiliyordu. Bu haberin yanındaki karikatürde ise kasketli, şalvarlı bir vatandaş elindeki dilekçeyi buzdolabı büyüklüğündeki makineye uzatıyordu. Elektronik beyinden ise şöyle bir ses geliyordu: “Bu gün git, yarın gel !”

O günlerde 2000 yılıyla ilgili tahminlerden hangilerinin tuttuğunu bugün gördük. İnsanoğlunun uzay macerası bugün halâ devam ediyor, ama Ay’da tatil, uzayda balayı, Ay’da tarım, Merih’te futbol maçı gibi fantezilerin gerçekleşmesi için daha uzun yıllara ihtiyacımız var.  Evlerimizde robotlar da iş görmüyor henüz. Bu robotların öncüleri olan mutfak robotları, elektrik süpürgeleri, otomatik çamaşır ve bulaşık makineleri ise gelişerek yaygınlaşıyor. Elektronik beyinlerle yani bilgisayarla ilgili tahminler ise beklenenin çok çok ötesinde gerçekleşti. Bilgisayarların bu kadar yaygınlaşacağı, evlere, okullara, kahvehanelere ve kafelere, hatta lahmacunculara gireceği, o yıllarda asla tahmin edilmiyordu. Çünkü o yıllarda bilgisayarlar dörde dört oda büyüklüğündeydi, muazzam elektrik harcıyorlardı ve müthiş bir ısı yayıyorlardı. Tabiî ekonomik değillerdi. O yıllarda internet hayal bile edilemiyordu. İnternetin atası olan ve askerî haberleşme amacıyla kullanılan ARPANET’in temeli de 1969’da atılmıştı. 

Neden diğer tahminler, fanteziler gerçekleşmedi de bilgisayar teknolojisi tahminlerin ötesinde bir gelişme gösterdi ? Elbette bunun birkaç sebebi var, ama bence en önemli sebep şu: insanoğlu bilginin önemini bir kere daha kavradı. Bilimde ve teknolojide bugün ulaşılan nokta insanoğlunun düşlerini ve fantezilerini gerçekleştirmeye henüz yeterli değil. Daha pek çok bilinmeyen bizi bekliyor. Geçen zaman içerisinde insanı uzayın derinliklerine ulaştıracak tek şeyin bilgi olduğu anlaşıldı. Her şeyin temelinde bilgi vardı. Gelişen teknoloji ile insanoğlunun sahip olduğu bilgi sürekli olarak artıyordu. İnsanlık tarihi göz önüne alındığında  daha önce bilimde yüzyıllar süren gelişmeler artık birkaç yılda yaşanmaktaydı. Bu nedenle yaşadığımız dönem artık uzay çağı değil, bilgi çağı olarak adlandırılmaya başlandı. Bilgi çağının ana ürünü ise hiç şüphesiz bilgisayar oldu.

Bilimdeki gelişme her alanda olduğu gibi iletişim alanında da büyük bir gelişmeye yol açmıştı. Gelişen iletişim araçları, bilgiye ulaşmadaki zorlukları ortadan kaldırdı. Bilgisayar ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler bu iki sektörü önce birbirine yaklaştırdı, sonra da bilgi ve iletişimin birlikteliği ile bilişim terimi gündeme geldi. Bilgisayar ve iletişim teknolojileri bütünleşmeye başladı. İş yerimizdeki, okulumuzdaki,  evimizdeki, bilgisayarlar kablo ile birbirine bağlanmaya başladı. Askerî amaçla kullanılan ağ, genelleşti ve internetin omurgası ortaya çıktı. Bilgisayarlar böylece iletişim aracı özelliğini de kazandı. Ancak bu iletişim aracı, asla basit bir iletişim aracı değildir. Telefonun, belgegeçerin (facsimile>fax), telgrafın işlevlerini gören, veri aktarımında kullanılabilen, görüntülü konuşmayı (video conference) gerçekleştirebilen, sizin yerinize telefon açabilen, hatta telefonlara cevap verebilen, randevularınızı düzenleyebilen, veri bankası olarak kullanılabilen, görüntü ve ses alıcısı-vericisi olabilen  araç haline geldi bilgisayar. Bunlar, şu anda aklıma gelenler. Bildiğiniz gibi bilgisayarın başka pek çok marifeti var ve yakın gelecekte bunlara yenileri eklenecek.

Bilgisayar teknolojisindeki bu gelişme diğer sektörleri ürküttü. Çünkü bilgisayar önüne gelen teknolojiyi yiyor, yutuyor kendi bünyesine dahil ediyordu. Bilgisayarın bu atağı diğer sektörlerde anlayış değişikliğine yol açtı. Bilgisayarların televizyonlaşmasına karşılık televizyonlar bilgisayarlaşmaya başladı. İnternet televizyonu bunun sonucudur. Telefonlar bilgisayarlaştı. KUP (Kablosuz Uygulama Protokolü: WAP) işte bu rekabetin sonucudur.

       Bu gelişmeler olurken dilimize de bir şeyler oluyordu. Hiç duymadığımız sözcükler, terimler dilimize yerleşmeye başladı. Çünkü bilişim teknolojisinde biz üretici değil kullanıcıydık, tüketiciydik. Teknolojiyi icat eden, üreten terimlerini de kendi diliyle karşılıyordu. Bu teknolojiyi alan diğer milletler de  bilgi alıntısı olarak bu terimleri, sözcükleri de ister istemez dillerine alıyorlardı. Her bilim dalının, her teknolojinin kendi özel terimleri vardır. Doğal olanı, her dilde bu terimlerin karşılıklarının olmasıdır. Ancak bilişim teknolojisinin kendisine özgü bir özelliği var: Bilişim teknolojisi bir maden mühendisliği gibi, otomotiv gibi sınırlı bir topluluğu ilgilendirmiyor. Bilişim teknolojisi toplumun her kesimini ilgilendiriyor. Beş yaşındaki çocuktan, üniversite öğrencisine, esnaftan öğretmene, hatta bir internet kuruluşunun reklâmında gördüğümüz gibi kokoreççi ile kestaneciye kadar herkes bilişim teknolojisini kıyısından köşesinden kullanıyor. Durum böyle olunca da bilişim teknolojisinin terimleri diğer teknik terimlerden daha çabuk, daha yaygın bir şekilde dilimize yerleşiyor. Düşününüz, reklâmdaki kestaneciye disgonnekt sözcüğünü bile öğretiyor bu teknoloji. “Yapma yahu !” şeklindeki hayret sözü reklâmda karşımıza “Wapma yahu !” olarak çıkıyor.

          Bilişim teknolojisinin bu kadar geliştiğini (bu gelişmenin sonunun olmadığını da söyleyeyim) ve etkili olduğunu göz önüne aldığımızda, Türkçeyi bilişim çağında hangi tehlikeler bekliyor, bilişim çağı Türkçesi nasıl olacak, İngilizceleşmiş bir Türkçeyle mi konuşacağız yoksa Türkçeyi bırakıp hepimiz İngilizce mi konuşacağız soruları, aklı başında her Türk aydınını düşündürüyor, kaygılandırıyor.

         Gelecekte İngilizcenin bütün insanlığın dili olacağı şeklinde tahminlerde bulunanlar var. Teknolojideki gelişmeye ve İngilizcenin en yaygın yabancı dil olma özelliğine bakarak bir süre sonra bütün dillerin yerini İngilizcenin alacağını savunanlar ülkemizde de mevcut.  İngilizce en yaygın yabancı dildir, farklı uluslardan insanların birbiriyle anlaşma ve iletişim kurma dilidir. Bütün bunlar doğru. Ama dünyadaki 6 milyar insanın tamamının tek bir dili konuşacağını düşünmek bugün için de yakın gelecek için de hatta uzak gelecek için de kolay bir şey değildir. İnternetin yaygınlaşmasıyla İngilizcenin hakimiyetinin artacağı söyleniyordu, bu hiç de sanıldığı kadar bir hakimiyet şeklini almadı. Şu anda internette her dilden ağ kümesi (web site) ve ağ sayfası (web page) var. İnternette Türkçe ağ kümeleri ve sayfaları arzu edilen düzeyde değilse de giderek yaygınlaşıyor.

         Bilgisayar programlarına gelince dünyaca ünlü bilgisayar firmaları ürettikleri programın daha fazla kişi tarafından satın alınması için programlarını pek çok dilde üretiyorlar. Şu anda en yaygın işletim sistemi olma ününü koruyan Windows, bildiğim kadarıyla 33 dilde üretiliyor. Microsoft yerelleştirme adını verdiği bu uygulamayla dünyadaki bütün bilgisayar kullanıcılarına hitap etmeye çalışıyor.  Bilgisayarın ve internetin yaygınlaşması İngilizcenin diğer diller üzerinde bir hakimiyet kurmasını değil diğer dillerin bu teknolojide önem kazanmasını sağlıyor. Şu anda bilgisayar ortamında çeviri üzerinde çalışan çeşitli firmalar var. Benim de Türkçe konusunda danışmanlığını yaptığım Rusya’daki bir kuruluş, bilgisayarda pek çok dili birbirine çevirebilen harika bir program üzerinde çalışıyor. Program epey mesafe aldı ve yapılan denemeler, sonucun başarılı olacağını gösteriyor. Gerçi şu anda bilgisayarlar için çeviri programları var ama bunlar daha çok İngilizceden bir başka dile (ki bu da birkaç dille sınırlı) çeviri yapabiliyorlar. İnternet üzerinde de bazı programlar var, bunlar da bahsettiğim bilgisayar programlarından farksız. Dünyada başka firmalar da benzer çeviri programları üzerinde çalışıyorlar. Bütün bunlar bilgisayar ve internet ortamında diğer dillerin varlığını daha da güçlendireceğini gösteriyor. Şu halde gelecekte İngilizce bilişim sektöründe tek dil haline gelecek sözü bana pek de doğru görünmüyor. İngilizceyi veya bir başka dili, yabancı dil öğrenmek için öğrenmek gerekir. Yabancı dille eğitimin, yabancı dille öğretimin sömürgelerde bile yavaş yavaş kalktığı günümüzde bizde halâ bunda ısrar edilmesi gibi İngilizce bilgisayarda ve internette tek dildir demek cahillikten başka bir şey değildir.

         Bilgisayar ve internet terimlerinin İngilizceden dilimize olduğu gibi girmesi, Türkçenin son yıllarda yaşadığı sorunun bir başka boyutudur. Dilimize yabancı dillerden, özellikle de İngilizceden, yoğun bir sözcük ve terim akışı olduğu bilinen bir gerçek. Bu akış, Türkçeyi söz varlığının yanı sıra ses bilgisi, şekil bilgisi ve söz dizimi özellikleri açısından da kötü olarak etkiledi.  Bilgisayar teknolojisi alanında çalışanlar, gönüllü kuruluşlar Türkçe konusunda çok büyük bir duyarlılık göstererek terimlere Türkçe karşılıklar bulmuşlardı. Bu konuda Türkiye Bilişim Derneğinin çalışmalarını takdirle karşılamak gerekir. Bugün kullandığımız bilgisayar, yazılım, donanım, bellek, yazıcı, sürüm gibi Türkçe kökenli terimler işte bu çabaların sonucunda dilimize kazandırıldı. Bu terimler bilişim dünyasında tartışılmıştı. Zamanla önerilen karşılığın yerine İngilizceden girip Türkçeleşen terimler de kullanılır oldu. Buna en iyi örnek Microsoft ürünlerindeki Yazı Tipi Biçemi’dir. Gelen eleştiriler üzerine Microsoft yeni sürümlerde bunu Yazı Tipi Stili’ne çevirmiştir. 

           Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin son derece hızlı gelişmesi, teknolojiye her geçen gün yüzlerce yeni terim eklenmesi karşısında bu çabalar ne yazık ki etkili olmamağa başladı. Karşılık bulunması gereken terim sayısı artık binlerle ifade ediliyordu. Bir terime karşılık bulmak, onu benimsemek, yayılmasını sağlamak aylar, yıllar alırken İngilizce bir terim elini kolunu sallayarak Türkçeye giriyor ve pek çok kişi bu durumu yadırgamıyor, yabancı kökenli terimi olduğu gibi kabul ediyordu. 

          Türk Dil Kurumu da bilgisayar terimlerindeki bu durumu göz önüne alarak Yabancı Kaynaklı Sözcüklere Karşılıklar Komisyonu çalışması içerisine bilgisayar terimlerini de aldı. Karşılıklar önerdi. Ancak bu karşılıkların benimsenmesi zaman alacak. Bunlardan kullanılmağa başlananlar var. Meselâ elmek terimini internette benim yöneticisi olduğum Türkoloji Haberleşme Grubunda (http://www.egroups.com/group/turkoloji) uzun süre tartıştık, sonuçta grubun pek çok üyesi bu sözü benimsedi. Benimsemeyenler de var, ama zaman terimlerin kaderini belirleyecek. Bu konuda Türk Dil Kurumunun desteği ile yürüttüğümüz Bilgisayar Terimleri Sözlüğü projesi henüz başladı. Üniversitelerimizdeki bilgisayar bölümlerinden, Türk Dili ve Edebiyatı, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinden öğretim üyelerinin ve bilgisayar uzmanlarının oluşturduğu çalışma grubu içerisinde bilgisayar terimleri tartışılmakta, Türkçe karşılıklar önerilmektedir. Önerilen karşılıklar yakın zaman içerisinde internette kamu oyuna duyurulacak ve kamu oyunun düşünceleri alınacaktır. Geniş katılımlı bu çalışmayla mesafe alacağımıza inanıyorum. Türk Dil Kurumu üzerine düşen görevi yerine getirmeğe çalışıyor. Bu çalışmaların başarıya ulaşması, toplumun bu konuda duyarlı davranmasına ve önerilen karşılıkları benimsemesine bağlıdır. 

           Bu konuda eleştiri aldığımız da oluyor. Kimileri bilgisayar terimlerinin Türkçe karşılık bulunmasını, hatta programların Türkçe olmasını eleştiriyor. Terimlerin evrensel olduğu, değiştirilmemesi gerektiği söyleniyor. Önerilen terimler alaya alınıyor. Evet, yerleşmiş yaygınlaşmış yabancı terimlere karşılık bulmak zor olmaktadır. Ama hiçbir şey yapmadan oturup bekleyelim mi ? Bilgi ve iletişim gibi son derece önemli konularda İngilizce terimleri mi kullanalım ? O zaman sormak gerekmez mi bu nasıl iletişim, bu nasıl bilgi iletişimi diye ? Şimdi hepimiz bilgisayar terimini kullanıyoruz. Eğer bu konuya duyarlı bilgisayarcılar olmasaydı ve bu terimi türetmeselerdi ben eminim bugün hepimiz computer terimini kullanacaktık. Tabiî kimimiz kampuytr, kimimiz komputer, kimimiz de computer diyecektik. Ve birileri computer için bir karşılık türetmeğe çalışınca da yine bilinen çevreler «Canım, ne gerek var şimdi computer’a karşılık aramaya. Evrensel bir sözcük işte.» diyerek karşı çıkacaklardı. Oysa bakın herkes bilgisayar terimini kullanıyor. Şimdi kimse bu terimi oluşturan sözcüklerin gerçek anlamını düşünerek, «Bu alet bilgi saymıyor öyleyse bu terim uygun değil!» demiyor. Şu halde ciddî olarak bu işin üzerine eğilirseniz, duyarlı davranırsanız, Türkçenin yapısına uygun terim üretirseniz, toplum da benimserse dilin söz varlığına yeni terimler, yeni sözcükler katılabilir.

           Web’in sözlükte 11 anlamı var. 1. Dokuma, dokunmuş kumaş. 2. Örümcek ağı. 3. Ağ gibi karışık şey. 4. Kuşların parmakları arasındaki zar, perde. 5. Kuş tüyünün yumuşak kısmı. 6. Bağlantı levhası. 7. Örs boğazı. 8. Tomar, kâğıt rulosu. 9. Halı saçağı. 10. Giz, sır. 11. Haberleşme ağı, muhabere şebekesi. (Hâmit Atalay, İngilizce-Türkçe Sözlük, TDK yayını, Ankara, 1999, s.3635) 

           Ancak web karşılığında ağ deyince, «Ne ağı ? Balıkçı ağı mı, örümcek ağı mı ?» diye sözlerle karşılaşıyorsunuz. Oysa bilgisayardan, internetten bahsederken bir İngilizin veya bir Amerikalının aklına on bir anlamdan haberleşme ağı anlamı geliyor.  Meselâ ben internetteki sayfalarım için web site demiyorum ağ kümem diyorum.  Bu terim de giderek yaygınlaşıyor. Eğer sayfamızı hem Türkçe hem İngilizce hazırlıyorsak web site terimini Türkçe sayfamızda niye kullanalım ?  İngilizce terimleri İngilizce sayfalarda kullanalım, Türkçe sayfalarda ise Türkçe terimleri kullanalım. Çünkü bu sayfaları Türkler okuyacak.

Zaman zaman internetteki söyleşi (chat) programlarını izliyorum. Buralarda kullanılan dilin özel radyo ve televizyonlarda kullanılan dile rahmet okuttuğunu da belirtmem gerekir. İnternette zaman önemli olduğu için söyleşide kısaltmalar yaygın olarak kullanılıyor. Bu dünyanın her yerinde böyle. Hatta Amerika’da söyleşide kullanılan kısaltmalar ve işaretler sözlüğü bile yayımlandı.  Beni asıl üzen kaba dil kullanılması, ana dili Türkçe olan gençlerin birbiriyle İngilizce yazışması, Türkçe yazışmalarda ise yabancı kökenli sözcüklerin çok sık kullanılması. 

Genç kuşak ana diline sahip çıkmalı, Türkçemiz konusunda duyarlı davranmalı, dilimizi bozanları uyarmalı. Bizim yaptığımız bu çalışmalar, genç kuşakların ana diline sahip çıkmasıyla başarıya ulaşacaktır.

Sözlerimi bir kızılderili şefin dünya için söylediklerini Türkçemize uyarlayarak bitireceğim:

BİZ BU DİLİMİZİ ATALARIMIZDAN MİRAS ALMADIK, GELECEK KUŞAKLARDAN ÖDÜNÇ ALDIK...

          Hep birlikte Türkçemize sahip çıkalım, bilişim çağında gelecek kuşaklara Türk’e yakışır bir Türkçe bırakalım.

Creative Commons Lisansı
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.


BİLİŞİM ÇAĞI VE TÜRKÇE'NİN SORUNLARI

BİLİŞİM ÇAĞI VE TÜRKÇE'NİN SORUNLARI



Tanım:
            2000'li yıllardan bu yana (bazıları için 1985 de olabilir) hayatımıza giren bilgisayar isimli cihazla ile beraber Türkçe'de yaşanan problemler dile getirilmektedir.
            İnsanlar web, net, computer (komputer) gibi okunuşlara yabancıdırlar fakat çabuk benimsemişlerdir. Türkçemizde yeri olmayan bu yabancı kelimeler ise Türkçe karşılıkları ile değiştirilmeye çalışılmıştır ve bazen tepkiler almıştır. Geçmişte tepkiler almasına rağmen sonrasında “computer” yerine “bilgisayar” terimi kullanılmaya başlamıştır.

Ana fikir:
            Terimler evrenseldir fakat yabancı terimlerle Türkçemizi bozmayalım. Türkçesi varken... 

Yorum:
            Bilişim çağında dilimize giren yabancı kelimeler ve bunlara karşılık olarak sunulan Türkçe çevirilerilerinin sunulduğu bu yazı içerik bakımından yeterlidir. Verdiği örnek kelimeler “web” > “genel ağ” ... gibi kısıtlı olsa da amacın bilişim terimlerinin Türkçe karşılıklarını öğretmek değil, kullandırmak olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Gerçekten dünyamıza iyice girmiş olan bilgisayarlar, telefonlar ve internet, dilimize hasarlar vermektedir. Konu içerisinde cep telefonları ile gönderilen kısa mesajların yazım bozukluklarına neden olduğu da örnek olarak verilseydi daha güzel olabilirdi.

Yorumlayan: Smntsn
Yazar:
Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın
Kaynak: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Ayrıca metin sayfalarının altında belirtilen diğer kaynaklar.
Creative Commons Lisansı
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.


            

AHİLİK VE BURSA ÇARŞISI

AHİLİK VE BURSA ÇARŞISI    



Tanım:
            Osmanlı İmparatorluğu zamanında Bursa'nın ticaret açısından dünyadaki yeri ve öneminden bahsedilmiştir. Bursa, hem ipek ticaretinin yapıldğı hem de çeşitli baharatların, elbiselerin, eşyaların satıldığı dünya ticaret merkezi olarak tanımlanmıştır. Çin'den Avrupa'ya kadar her türlü ticaretin merkezi olduğu bildirilmiştir.

Ana fikir:
            Osmanlı zamanında Bursa'nın emporium (dünya ticaret merkezi) haline gelmesindeki etkenler sıralanmış ve geçiş ürünlerinin merkezi olmasının yanı sıra, kendi ürünlerini de oluşturup dünya pazarına sunması dile getirilmiştir. Ahiliğin Bursa çarşı ve esnafları için önemli olduğu, dünya merkezli bir ticaret bölgesi olmasında da katkılarının büyük olduğu bildirilmektedir.

Yorum:
            Memeleketim yani Bursa, o eski havasını günümüzde de yaşatmaktadır. Gerek dünyaca ünlü Kapalı Çarşı'sı ile olsun gerekse Ulu Cami'si ile olsun her bakışta Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini görebilmekteyiz. Yazıyı okurken o hanları, hamamları, özellikle Koza Han'ı gözünüzde canladırabilmeniz pek de zor değil. Hala renk renk, çeşit çeşit ipekli ürünlerin satıldığı Kapalı Çarşı ve her tarafı saran güzel kokusuyla insanın aklını çelen salebi ile sizi o dönemde yaşıyormuşsunuz gibi içine çeken Koza Han mutlaka görülmesi, yaşanılması gereken bir yer. Yazı bu kadar derin olmasa bile yine de yazıda ara ara bazı görgü tanıklarının somut ifadelerine yer verilmesi güzel.

Yorumlayan: Smntsn
Yazar:
Özlem KÖPRÜLÜ BAĞBANCI
Kaynak: Uludağ Üniversitesi, Bursa Halk Kültürü, II. Bursa Halk Kültürü Sempozyumu Bildiri Kitabı ve metin sayfalarının altında belirtilen diğer kaynaklar.
Creative Commons Lisansı
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.

            

BÜYÜK EĞİTİM PROBLEMLERİMİZ

BÜYÜK EĞİTİM PROBLEMLERİMİZ



Tanım:
            1960 Türkiyesi'nin eğitim problemleri sıralanmaktadır. Eğitim kurumlarının arttırılması, istenilen kalitenin yakalanması ve bu eğitim kurumlarına nitelikli eleman yetiştirilmesi için devletin yapması gereken şeyler olduğu belirtilmektedir.

Ana fikir:
            Türkiye'nin eğitim problemleri vardır ve imkanlar elverişli olmasa bile çeşitli çalışmalar ile bunlar giderilebilir. Öncelikle demokrasiyi çoçukluktan kavratacak bireyleri yetiştirmek gereklidir. Demokrasi bilinci ile büyüyen çocukların kuracakları gelecek daha parlak ve sonuçları daha mükemmel olacaktır.

Yorum:
            Türkiye'nin 60'lı yıllarındaki eğitim sorunlarını görmekteyiz. Yazar o kadar yerinde ve güzel genellemeler yapmıştır ki bugün için bile aynıları geçerlidir.
Yorumlayan: Smntsn
Yazar: Dr. A. Ferhan Oğuzkan
Kaynak: Pedagoji dergisi, No. 1
Ayrıca metin sayfalarının altında belirtilen diğer kaynaklar.

Creative Commons Lisansı
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.
            

CADDE VE SOKAK ADLARININ YAZIMI ÜZERİNE

CADDE VE SOKAK ADLARININ YAZIMI ÜZERİNE



Tanım:
            Sokaklarda, caddelerde yabancı isimlerden oluşan tabelaların yanlış yazıldığını hiç farkettiniz mi? Daha da kötüsü Türkiye'ye büyük faydalar sağlamış insanların isimleri bile bu tabelalarda yanlış kullanılmakta.

Ana fikir:
            Sokak, cadde isimleri ve tabelalada dilimizin eski alışkanlıklarını bir kenara bırakmalıyız ve bunların anlatmak istedikleri neyse, onu vermelerini sağlamalıyız.“De gol” şeklinde yazan bir cadde ismi ne kadar anlamsız değil mi? Peki “Charles de Gaulle” yazsa, yaşatması gereken kişiyi asıl şimdi yaşatıyor olmaz mı? Sayın Prof. Dr. Hasan Eren böyle olması gerektiğini savunmaktadır.

Yorum:
            Dilimizin sokak, cadde isimlerinde yanlış kullanımı ve dildeki eski alışkanlıklardan ötürü yaptığımız hatalarımızı gösteren yazar; verdiği örnekler ile hem TDK yazım kılavuzu'na uygunluğun sağlanması gerektiğini vurgulamış hem de  yabancı isimlerin olduğu gibi yazılmaması halinde, o kişiyi yaşatamayacağını göstermiştir. Yazarın verdiği örnekler son derece sade vefaydalıdır.

Yorumlayan: Smntsn
Yazar: Prof. Dr. Hasan Eren
Kaynak: Ege Üniversitesi, Ege Üniversitesi Kütüphane Yayınları.
Ayrıca metin sayfalarının altında belirtilen diğer kaynaklar.
Creative Commons Lisansı
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.