Yazar: smntsn
Destan en eski edebiyat türlerinden biri olarak;Büyük, olağanüstü toplum ve kahramanlık olaylarını uzun ve manzum olarak anlatan edebiyat türüdür.Destan , “ hikaye,masal,manzum hikaye,olay,tarih, roman ve hayvan masalı(fabl)” gibi anlamlara da gelmektedir.
Destan en eski edebiyat türlerinden biri olarak;Büyük, olağanüstü toplum ve kahramanlık olaylarını uzun ve manzum olarak anlatan edebiyat türüdür.Destan , “ hikaye,masal,manzum hikaye,olay,tarih, roman ve hayvan masalı(fabl)” gibi anlamlara da gelmektedir.
Aşık tarzı şiirin bir türü olan destanlarda aşıklarımız,
yaşadıkları çevreyi, karşılaştıkları çevreyi, karşılaştıkları olayları,
başlarından geçenleri; savaşları ve doğal afetleri dile getirmişlerdir.Kayıkçı
Kul Mustafa’nın Genç Osman Destanı ile
Levni’nin Atalar Sözü Destanı bu türe örnek olarak verilebilir.Bütün büyük
destanlar, bir kavmin ya da ulusun dünyada kendine yurt bulma, kimlik edinme
çabaları, dile getirir.
Bizim burada asıl üzerinde
duracağımız destan türü, yazı öncesi insan topluluklarının tarihini, ancak
efsaneleşmiş insanlar hakkında söylenerek zamanla inanış haline gelen efsaneye
“mitos” denir.Mitoslarda tanrılar ve insanlarla birlikte devlerin,
cinlerin, perilerin ve diğer masal yaratıklarının da hikayeleri vardır.Bir
milletin mitosları inceleyen bilim dalına “mitoloji” denir.
Destan kahramanlarının
bazı özellikleriyle ilahi bir güce sahip oldukları kabul edilir; buna rağmen
hareketleri, duyguları, düşünceleriyle insan kimliğinde kalmaları ve insan
kaderini yaşamaları destana sosyal bir öz kazandırmıştır.
Destanlar toplum
vicdanının sesi oldukları ulusal bilinci güçlendiren ve ulusal dayanışmayı
sağlayan önemli eserlerdir.Ortak bilinçle oluşan ülkü ve gelenek gibi toplumu
canlı tutan öğeler, destanlarda bir hayat görüşü ve felsefesi olarak soylu ya
da yönetici sınıftan gelen destan kahramanın kişiliğinde dile getirilir.Bu
yönüyle destanlar milletlerin soy özellikleri, sosyal yapıları, ülkeleri, milli değerleri, gelenek ve görenekleri
üzerinde yapılacak araştırrnalarda ilk temel kaynağı oluşturur.
Bir milletin
mitoslarının bütününe o milletin mitolojisi
denir.Mısır mitolojisi, Yunan mitolojisi, Türk mitolojisi vb. gibi
Mitos, Yunancada “söz, öykü” anlamına gelir.Mitosların birleşmesiyle Epopeler
oluşur.Epopeler yani destanlar, yazı öncesi insan topluluklarının ilkel
tarihlerini oluşturur.Bu bakımdan destan kahramanları , mitoslardaki tanrılar
ve tanrılar güçlerle hayattaki insanlar arasında köprüler kuran kişilerdir.Bu
yönüyle destanlar mitoslara göre gerçeğe daha yakındır.Bu destanın oluşması
için büyük olaylarla karşılaşmak gerekir.O zaman , o topluluğun içinde bulunan
ozanlar bu olayları ayrı ayrı epizotlar halinde dile getirirler.
Göçler sırasında
bütün geçmişlerini ozanların sözlü rivayetlerinden öğrenen halk arasında yeni bir takım epizotların
oluşmasına ya da menkıbelerin bir
kahraman çevresinde toplanarak yeni eposların çıkmasına neden olur. Daha sonra dağınık parçalar
destan daireleri denilen bölümler
halinde toplanır.Bu daireler birbirine bağlanarak o ulusun destanı ortaya
çıkarılır.Bir kavim yada ulus destan devrini geçirdikten sonra halk arasında
yaşayan ve kitaplara geçmiş parçalar
birbirine paylaştırılarak birleşir.
Bizde Dede Korkut Hikayeleri ve Köroğlu epizotu bu özelliği gösterirler.Türk
destanları henüz bir bütün haline
getirilememiştir.İlk mitoslara yani yaratılış efsanelerine rastlanır.Türklerin
yaratılış mitosları Şaman dinine bağlı Altay Türklerinde görülür.Şaman dini,
dünyanın yaratılışı üzerine tasarlanmış mitoslara dayanır.
Anonim edebi türler
arasında, tarihin romantizminden kaynaklanarak şekil ve özellik kazanan destan, ulus olmanın gerekliliğini ve
erdemlerini anlatır.Bu anlatım biçimiyle , zamanın akışı içinde ulus olma
bilincine yükselmiş toplulukların tarihi karakterlerini sembolize eden birçok destan günümüze kadar yaşamıştır.
İnsanları yakından ilgilendiren hemen hemen her olay destan konusu
olabilir.Daha çok yaratılış, toplum vicdanına iz bırakan savaşlar, bir kişi
veya bir milletin kahramanlıkları ve doğal afetler , hikaye dışından katılan
öğüt, kıssa, masal ve epik karakterli biyografik bilgilerle zenginleştirilerek
genellikle anlatıma dayalı manzumeler şeklinde destana dönüştürülür.
Edebiyat kuramcıları ve araştırmalarına göre destanda bulunması gereken
başlıca öğeler tek,, toplu,kahramanca ve gerçeğe benzemekle birlikte
harikalarla dolu bir olay ile toplumun ilgisini çeken bir kişidir.Ayrıca ikinci
deredeki kişilerin de belirgin olması, mutlaka metnin şiirsel bir anlatım
karakteri taşıması ve esas konunun anlatıldığı bölümlerin yanında çeşitli
epizotlarla bir bitiş bölümünü kapsaması gerekmektedir.Bunlardan başka dil,
hayal gücü ve nazım güçlü, hayaller canlı, duygular yüksek olmalı, bir bütünlük
içinde ve samimi bir şekilde döneminin sosyal ruhunu yansıtmalıdır.
DESTANLARIN BAŞLICA ÖZELLİKLERİ
1-Bütün destanlar manzumdurlar.Bazen aralarına mensur parçalarda katılır.Bu
özellik önceden mi yoksa sonradan mı bu metinlere yerleştirilmiş, bilinmiyor.
2-Bir milletin maddi ve manevi yapısı, kültür birikimi, yaşayışını
şekillendiren öğeler, destanda yaşatılan veya savunulan hayat anlayışını
besleyen kaynaklardır.
3-Destanda bir milletin milli iradesinin direnme gücü sergilenir.
4-Destanın mantığı, kişisel tutkulardan, geçici isteklerden çok, millete
mal olmuş, millet bütünlüğünü etkileyen davranış ve tutkulardan
kaynaklanır.Yani milli ülküyü ifade eder.
5-Dramatik olayların içinde trajik olaylara da bütünlük kazanan destanlarda
insan, gerçeğin üstünde; olduğundan daha güçlü ve asil gösterilir.
6-Bir toplumun yaşadığı destan olayları, toplum içinde sembol haline gelmiş
bir tipin hayatı etrafında geçer.
DESTANLARIN ÖNEMİ
Destanlar, bir milletin
vatan, millet ve din duygularını canlı tutabilmek için anlatırlar.Destanlar,
aynı zamanda bir milletin tarihi aşamalarını göstermeleri ve o milletin tarihi
belgelerinin en az bulunduğu devirlere ait olayları anlatmalarıyla da
milletlerin geçmiş tarihini aydınlatmada önemli rol oynamaktadır.Fakat şu da göz ardı
edilmemelidir ki, destanlar, hiçbir zaman tarih değildir.Destanlar, kökü tarihe
dayanan ilhamını tarihten alan bir halk edebiyatı türüdür.Bir bakıma destanlar,
halk gözüyle görülen, halk ruhuyla duyulan ve halk hayalinde masallaştırılan
tarihlerdir.
Destanlar bir toplumun
tarihinde meydana gelen önemli sosyal, kültürel ve siyasal olaylarla ilgili
anlatmalar olmakla beraber destanların tarihi birer belge olmadığını, tarihi gerçekleri doğru bir şekilde yansıtmadıklarını
da unutmamak gerekir.
Destanlar bir topluluğun
duygu ve düşünce birikiminden oluşan ürünlerdir.Destanların kahramanları
efsaneleşmiş kişilerdir.Milletin özellikleri adeta onların kişiliklerinde
sembolleşmiştir. Destanlar bir ulusun ortak malıdır.Bu nedenle Türk destanının
hayata bakış biçimi ile bir Yunan, bir İran destanının hayata bakış biçimi
birbirinden farklıdır.
Destanlar, fikir ve sanat
hayatına da kaynaktırlar.Destanlarda milletlerin dinleri, türlü inanışları,
tanrı ya da tanrılar karşısındaki davranışları, yaşadıkları coğrafyanın
özellikleriyle birleşmiş duygu ve düşünceleri vardır.Yine destanlarda
insanların iyilikleri, erdemleri yanında kötülükleri, fesat ve ihtirasları
hatta tanrıların bile birtakım insani yanılmalara benzer uygunsuz hareketleri,
kıskançlıkları, aşk, ihtira ve cinayet olaylarına katılışları görülür.Böyle
destanlarda, insanlık komedyası veya insanlık dramı kuvvetle yansır.Örneğin;
İlyada destanının doğuşu böyledir.
TÜRK DESTAN VE DESTAN
PARÇALARINDAKİ BAŞLICA TİPLER VE ÖZELLİKLERİ
Türk destanlarında yer
alan kişiler muhakkak ki belli devrelere göre, özellikler kazanan bir
yaşantının ve kendine özgü bir uygarlığı olan toplumun ürünüdür.
Destanlarda mertçe
yapılan mücadele önemlidir.Bu tavra aykırı olarak yapılan davranışlar
yerilir.Mertçe yapılan davranışlar. Bu dış unsurlar gizli bilgileri kullanan
insan dışı varlıklar, at veya kadın olabilir.
Bazı destanlarda
kahraman kaybolan kutsal bir ruh, çalınmış bir sürü, düşmanların kaçırdığı
akrabalar, kaçan esirler, şifalı ot, hayat suyu gibi unsurları aramak için
yolculuğa çıkar.
Destanda kişi fert
olarak kendiyle ve mensubu olduğu millet de kendi içinde uyumlu, birlik
beraberlik içindedir.Kahramanın mensup olduğu millet çatışmaları, hataları,
çelişkileri olmayan, olumlu değerlerle donatılmış, yüceltilmiş bir şekilde bir
tarafta bulunur.Karşı taraf ise olumsuz
değerlere sahip, kusurlu, suçlu, zararlı, yok edilmesi gereken kişi,
topluluk, afet, bela, canavar vb. karşı dış güçler bulunur.Birbirinden bağımsız
bu iki gücün çarpışmaları destanın konusunu oluşturur.
Destan kahramanları normal
insanlardan olağan üstü bir özelliğe sahiptirler.10-15 yaşlarında ok atmaya, at
koşturmaya başlarlar.Asıl kahramanlarda bulunan özellikler diğer kahramanlarda
pek bulunmaz.En önemli tipler; alp tipi, bilge tipi ve kadın tipleridir.
Alp Tipi:
Türk destanlarında (özellikle
oğuz kağan destanı’nda) ülkü, dünyaya buyruk olmaktır.Sosyal hayat olarak
hayvancılık, avcılıkla uğraşma, akıncı güç ve göçebe yaşayış “Alp tipi”ni
doğurmuştur.
Alp olabilmek için,
yetenek ve disiplinli bir eğitim yanı sıra, ekonomik yönden de güçlü bir
yaşantı gerekir, iyi bir at, özel giyim, altın kılıflı kılıç, ok ve yay, atları
için altın tukaslar vs. gibi.Oğuz ve Dede Korkut Destanları, Manas Destanında
da görüldüğü gibi, alp kişiler, yakınlarına, buyruklarında olanlara şölenler ve
toylar vermektedir.Bu hal Alpliğin özelliklerindendir ve ekonomik yönden güçlü
olmayı gerektirir
Türklerin yerleşik
düzene geçmeleri, İslamiyet’i kabul ile başlamaktadır.Yerleşik hayat
durgunluğu,göçebe hayat aktif olmayı gerektirir.Bu sebeple Türk destanlarda
kadını ve erkeği ile akıncı, avcı tipi tipleri ön plandadır.
İslamiyet’in kabul
edilip yerleşik hayata geçilmesinden sonra dünyaya buyruk olma ihtirası ortadan
kalkmaktadır.Dede Korkut Destanları’nda bu özellik açıkça görülür.Battal Gazi,
Danişment Gazi, Satuk Buğra Han gibi birbirlerinin devamı niteliğindeki
destanların amacı ise Anadolu’yu Türkleştirmek ve İslamlaştırmaktır.
Gerek alp tipinin
dövüştükleri insan ve diğer varlıkların cesaret, güç, kuvvet bakımından hiç de
kahramanlardan aşağı olmadıkları görülmektedir.Onlarda sıradan insan değil
kahramandırlar.
Bilge Tipi:
Türk toplumunda, toplum
düzeninin, bilginin ışığı altında şekillendiği görülür.Gerçek hayattaki bu
değer ölçüsü, doğal olarak destanlarda da kendisini gösterecektir.
Gerek İslamiyet’ten önceki
gerekse İslamiyet’ten sonraki Türk destanlarında “Alplik” ve “Bilgelik” adeta iç içedir.Türk devletlerinin
zayıf düşmesi ve yok olmasına tek sebep olarak destanlarda, bilgisizlik olarak
gösterilmektedir.Orhun Kitabelerinde “Kağanlar bilge olmalıdır.(İli ve töreyi
düzenleyecek kağanların buyrukları ve buyruk beyleri Bilge olmalıdır)”
denilmektedir.
Oğuz Kağan Destanı’nda
adı geçen Uluğ Türk, bilge tipinin en güzel
örneğidir.İtil suyunu geçmek için çaresizlik içinde bulunan Oğuzlara Uluğ Ordu
Bey, ağaçtan sal yaparak geçmelerini sağlamıştır.
Ergenekon Destanı’nda
demir dağı eriterek Türklerin yol bulup çıkmalarını sağlayan usta demirci de
“Bilge tipi” örneğidir.
Kağanların yanı sıra
her zaman bir bilge kişi danışman görevinde bulunmuştur, bunlar belli
özelliklerle birbirine çok benzerler, özellikle kendilerinde ilahi bir sezgi
vardır ve uzun ömürlüdürler, devlet düzenin gelişmesinde büyük etkileri olur,
bize bu özelliği sadece destani kişilerde değil, Göktürk Yazıtları’nda,
bilhassa Bilge Tonyukuk’un kişiliğinde de görüyoruz.
Kadın Tipi:
Türk destanlarında kadın, bazen
evin reisliğini üstlenir ve erkeğin en büyük desteğidir.Yetişecek çocukların
terbiyesinde en büyük etken “ana” olduğu için Türkler, kadına büyük değer
vermiştir.
Yaratılış Destanı’nda, Ak ana
dünyayı yaratması için Tanrı’ya fikir ve ilham verir.Oğuz Kağan’ın anası Ay
Kağan da kutsal bir kişiydi, Oğuz Kağan’ın evlendiği kadınlardan ilki ışıktan,
ikincisi ağaçtan doğmuşlardır.
Dede Korkut destanlarında
Kan turalı, düşmanlar tarafından sarılınca, Selcen Hatun harekete geçer, at
biner, kılıç kuşanır ve savaşmağa başlar.
Hanlar han’ın ziyafetlerinde,
oğlu olanı “ak otağa” , kızı olanı “kızıl otağa”, oğlu, kızı olmayanı” kara
otağa oturtması siyaseti,erkekten sonra kadının da toplumda büyük önem
kazanmasının göstergesidir.
Danişmendname’de Efrumiye
adlı kadın kahraman, kadın tipinin idealleştirilmiş örneğidir.Kuvvet,
kudret,cesaret ve kurnazlık yönünden erkeklerden hiçbir farkı yoktur.
.
DESTAN MOTİFLERİ
1-
Gök Börü
Motifi
Şamanizm inancını yaşayan Türkler
arasında “Gök Börü”, Türkün hayat ve savaş gücünün simgesidir.Kurt, çevik, hareketli
ve güçlü bir hayvan olduğu için, Türkler tarafından bayraklarında motif olarak kullanılmıştır.Hatta
kahramanların portreleri çizilirken dahi, boyunları kurt boynu gibi kalın, belleri kurt beli gibi ince olarak
resmedilmiştir.İslamiyet’ten sonraki destanlarda kurt sembolü yerine Mehmetçik sembolü yer
almıştır.
Uygurlara ait Türeyiş
destanında; Tanrı bir erkek kurt şeklinde yere inmiş, bir Türk hakanının
kızıyla evlenmiş ve Uygur nesilleri böyle türemiştir.
2- Işık Motifi
Işık, destanlarda semavi-dini
bir motiftir.Türk boylarını yönetecek olan kahramanlar ve onların evlenecekleri
kadınlar çoğu zaman kutsal bir ışıktan doğarlar.
Oğuz Kağan Destanında, Oğuz’un
evlendiği kadın, gökten inen mavi bir ışıktan doğmuştur.
Uygur Destanında Uygurların hakanı Buğu Han ve diğer dört kardeşi, semavi bir
ışıktan doğmuştur.
İslamiyet’ten sonraki
destanlarda kahramanlar daima yüzleri nurlu, aydan daha parlak olarak tasvir
edilmektedir.Battal Gazi’nin ölümünden sonra onun mezarı üzerine iner.Kısacası
bu motif kahramanın Tanrı katında
yüceldiğini gösterir.
3-Düş Motifi
Birçok yerde kahramanların
hareket tarzlarının tayinine ve gelecekteki
olaylardan haber almalarına yaraması bakımından önemlidir.
Oğuz Kağan Destanı’nda
Uluğ Türk, bir gün uykuda altın yay görür ve üç gümüş ok görür, bu altın yay
gün doğusundan ta gün batısına kadar uzanmıştır.Üç okuda kuzeye doğru uzanmış
olarak görür.Bu rüyasını Oğuz Kağan’a anlatır..Bu rüya, Oğuz boylarının
geleceği ve teşkilatlanması hakkında ön haber niteliğinde olmuştur.
Dede Korkut
Destanları’nda da rüya motifine rastlanmaktayız.Bayındır Han’ın damadı Uluş oğlu Salur Kazan rüyasında evinin
üzerine yıldırım düştüğünü, kuduz kurtların evine saldırdığını kardeşine anlatır.Bu rüya kardeşi tarafından
iyiye yorumlanmaz.Salur Kazan avdan
dönünce , obasının Şökli Melik tarafından yağma edildiğini görür.
4- Ağaç Motifi
İnsanlık alemi için çok
büyük olan ağaç, Türk destanlarında kutsallaştırılmak suretiyle yok edilmesinin
önüne geçilmiştir.
İnsanlığın
yaratılışı hakkındaki Türk Düşüncesine
göre Tanrı yer yüzündeki dokuz insan cinsini, bu insanlardan önce yarattığı
dokuz dallı ağacın gölgesinde barındırmıştır.
Oğuz Kağan Destanında
Oğuz’un evlendiği ikinci karısı, göl ortasında mukaddes bir ağacın kovuğunda
yaratılmıştır.
Ergenekon Destanı’nda Türkler meyve veren ağaçların kesilmesini
yasaklardır.İslamiyet’ten sonraki destanlarda da ağaç sevgisinin ileri seviyede
olduğunu görüyoruz.Dede Korkut Destanları’nda bu sevgi görülür.
5- At Motifi
Destan kahramanlarının
en vefalı arkadaşı attır.Kahramanın iyi bir ata sahip olması, mücadelesini yarı
yarıya kolaylaştırır.Savaşa, ava gitmek ancak at ile mümkün olmaktaydı.Çocuğun yetişmesinde ilk olarak
uygulanan eğitim atçılık ve biniciliktir.
Kahramanlar rastgele
ata binmez.O’nun birtakım özelliklere sahip olması sayesinde kahramanın görevi
kolaylaşır.Hatta kahraman yere düşüp zor durumda kalınca atı şahlanıp,
tekmeleyerek arkadaşını ölümden kurtarır.Orhun Kitabeleri’nden, Kül Tigin ‘in
“Alp Saçlı” , “Öksüz” adlı atlarının varlığı ve bu atlar sayesinde savaşların
kazanıldığı öğreniyoruz.
Manas Destanında da
Manas’ın “Ak Boz” adlı atı da kahramandır.
At sevgisi İslamiyet’ten sonraki Türk destanlarında da vardır.Köroğlu
Destanında, Köroğlunun “Kır Atı” buna örnek verilebilir.
6-Mağara Motifi
Türk Destanlarını ören
motiflerimiz arasında mağara, çeşitli özelliklere sahip olarak genellikle
olağanüstü bir yapı ile kutsal bir nitelik taşır.
Mağara motifi
destanlarda başka bir kutsal anlam ifade eder ve genel olarak iki ayrı
özellikte görülür; kurtarıcı-sığnak özelliğinde görülenler, doğurucu-ana
özelliğinde görülenler.
7-Pir Motifi
Türk destanlarında
hakanların akıl tanıştıkları görmüş-geçirmiş, bilgili, irfan sahibi yaşlı
kimseler vardır.İslamiyet’ten önceki destanlarda bu kişiler, olağanüstülük arz
etmezler.Örneğin;Oğuz Kağan Destanı’nda Uluğ Türk, Oğuz’un akıl hocasıdır.
Dede Korkut
Hikayeleri’nde de her olayın sonunda Dede Korkut’un ortaya çıkıp, Türk boyları
için dua etmesi de bu motif içerisinde değerlendirilebilir.
KAYNAK:
ANONİM TÜRK HALK EDEBİYATI NESRİ
ERMAN ALTUN
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder