YAKIN DOĞU
ÜNİVERSİTESİ
ATATÜRK
EĞİTİM FAKÜLTESİ
TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ
KIBRIS TÜRK KÜLTÜRÜNÜN GELİŞİMİ
YORGUN YOLLAR ADLI ESERİN KIBRIS TÜRK KÜLTÜRÜ AÇISINDAN İNCELENMESİ
YORGUN YOLLAR ADLI ESERİN KIBRIS TÜRK KÜLTÜRÜ AÇISINDAN İNCELENMESİ
.................
Yazar: SMNTSN
KASIM 2012
Konu:
Kıbrıslı bir yazar olan Şerife
Münevver Özgerek tarafından oluşturulmuş “Yorgun Yollar” isimli romanın Kıbrıs
ağız özellikleri, kültürü bakımından incelenmesi.
Eser Adı:
Yorgun Yollar
Yazar:
Yazar:
Şerife Münevver ÖZGEREK
Hazırlayan:
Smntsn
Türkçe Öğretmenliği Bölümü
Yakın Doğu Üniversitesi
Türkçe Öğretmenliği Bölümü
Yakın Doğu Üniversitesi
Yazar Hakkında Bilgi
Şerife
Münevver ÖZGEREK ev kadını, 1934’te Gazi Magusa kazası Arıdamı köyünde
doğmuştur. 1958’deLefkoşa Gençlik Koluna üye yazılarak Lefkoşa Hastanesi’nde
gönüllü olarak ilkyardım stajı görür ve milli hizmetlerde bulunur. Tanık olduğu
bazı acı olaylardan etkilenerek çeşitli şiirler kaleme alır.
1983’de
“Dertli Damlacıklar” isimli şiir kitabını yayınlar. 1992’de “Sevgi Çiçekleri”
adıyla bir şiir kitabı daha yayınlar.
Kendini
sanata ilgisi büyük bir yazar, şair ve ressam olarak tanımlamaktadır.
Eserin Olay Örgüsü
Kitap,
yazarın Barış Harekatı öncesi Kıbrıs Türklerinin çektiği sıkıntılardan kısaca
bahsetmesi ve gördüğü acı olaylar neticesinde bir eser oluşturmaya karar
vermesini bildirmesiyle başlar.
Kitabımızın
başkarakteri Havva’nın kocası İsmail, Yorgo isminde bir Rum arkadaşa sahiptir.
Bu Rum arkadaşı ile öyle sıkı ve iyi dostturlar ki ondan ufacık bir zarar gelmesini
beklememektedir. Bu düşüncelerinin sebebi Kıbrıs’ta Rumların Türkleri her gün
hunharca katletmeleri ve Yorgo’nun bir Rum olmasına rağmen çocukluktan beri
İsmail ile arkadaş olmasıdır.
Köyleri
Rum ve Türk karışık insanlardan oluşmaktadır. Rumlar sayıca Türklerden
üstündür. Gün gelir ve Baş Piskopos Makaryos tüm Rumları iradesi altına alır ve
her yerde Türklerin öldürülmesini ister. İsmail’in bir gece önü kesilir ve
İsmail arkadaşı Yorgo tarafından öldürülür. Bu olay üstüne Havva daha fazla
dayanamaz, köyünden göç eder. Oğlunu Rum tehdidinin az olduğu Magosa’ya götürür
ve oradaki okula kaydettirir.
Havva
kadın vatanını seven, cesur ve zeki biridir. Kendisi kitapta bahsedilmeyen
işine gelip giderken sık sık Magosa’daki oğlunu ziyaret de eder. Bu
ziyaretlerden birine giderken içinde bulunduğu araç mücahitlere silah
taşımaktadır ve bu silahların yakalanmaması için soğuk kanlılıkla hasta rolü
yaparak koltuğunun altındaki silahları saklamayı başarır.
Aradan
yıllar geçer ve tek başına oğluna bakamayacağını düşünür. Zaten köyünden de göç
etmiştir. Havva’nın abisi onlara kucak açmış ve kendi köylerine davet etmiştir.
Bir süre orada yaşarlar ve başlarından geçen kötü olaylardan sonra o köyden
kaçarak bir şekilde Türkiye’ye gelirler…
Bu arada köyde başlarına gelen kötü olayları
kısaca anlatalım:
Havva’nın abisi İbrahim iyi
niyetli biridir. Eskiden komando polis olarak görev yapmıştır ve vatansever bir
kişiliğe sahiptir. Köyün muhtarı ise İbrahim’i kıskanan, kötü niyetli ve
üçkağıtçı bir kişidir. Muhtar, çevresine taktığı bazı arkadaşları ile İbrahim’i
defalarca yalanlar söyleyerek suçlar ve öldürtmeye çalışır. ( İbrahim ile alıp
veremediğinin kitapta tam olarak anlatılmadığını ve İbrahim’i öldürmek için hep
vakit kolladığını burada belirtmek isterim.) Sonuçta İbrahim’i öldüremez ama
Havva’nın çocuklarını da yanına alarak köyden kaçmasına neden olacak çeşitli
durumları oluşturur.
Eserin sonlarına doğru Türkiye’de
iki oğlunu da okutan ve meslek sahibi yapan Havva, bir süre sonra Kıbrıs’a
döner. Bu zamanlarda Kıbrıs Barış Harekâtı başlar ve teğmen olarak eğitim
görmüş olan oğlu, sivilleri Magosa Kalesi’nde saklayarak birçok insanın
hayatını kurtarmış olur. Savaş sona erer ve Kıbrıs’ın çözülmesi gereken artık
başka sorunları vardır…
Eser ile İlgili
Sorunlar
Eser
hızlıca yazılmış ve hemen bitmesi istenmiş gibi bir his vermektedir. Bunun
sebebi, aslında kitabın genel olarak tek bir konuyu veya düşünceyi ele
almayışıdır. Eser, Havva hanımın kardeşi İbrahim’in başına gelen olayları öyle
uzun anlatmıştır ki başkarakterin kim olduğu hakkında okuyucuyu yanılgılara
itmektedir.
Kitap sanki bir kompozisyon gibi giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini
andıran bir yapıdadır. Gelişme bölümü olarak adlandırabileceğimiz İbrahim’in
başına gelenler; Havva hanımın yokluğunu ve karakter olarak eksikliğini
hissettirmektedir. Bu gelişme bölümünde Havva Hanım sadece ‘telkin edici’ bir
görevdedir. Yazar, kitabın başlığını “Yorgun Yollar” olarak seçmiş, konuya
“Kıbrıslı Kadın Yorgun Yollarda” adlandırması ile başlamış fakat olay İbrahim’i
çekemeyen insanların İbrahim’e ve dolayısıyla Havva’ya zarar vermesiyle
uzatılmıştır. Fakat Havva aslında hiçbir
zarar görmemiştir ve çocuklarını alıp oradan uzaklaşmıştır.
Yazar, başkarakter Havva’nın
eşini bir kahraman olarak tanıtır fakat bundan bahsetmez. Havva’nın eşi niye
kahramandır? Bu soruyu sormaya başlayan okuyucu hiçbir cevap alamaz.
Havva’nın kaç çocuğu olduğu, ne
zaman olduğu gibi belirsiz sıkıntılar mevcuttur. Başlarda bir erkek çocuğu
olduğunu sandığınız Havva Hanım, sonlarda 3 çocukla ortaya çıkıveriyor. Yazar
zaman geldikçe bu çocuklardan isim olarak bahsetmiş olsa da konuyla alakası
olmadan, birden bire karşımıza çıkan bu çocuklar şaşkınlık yaratıyor. Yani yan
karakterlerin olay içerisinde bir yerlere yerleştirilmesi ve olayla beraber
sürüklenmesi başarılamamıştır. Aslında çocukların yan karakter mi fon karakter
mi oldukları karmaşası da mevcuttur.
Kitapta Kıbrıs ağız özellikleri
İstanbul ağız özellikleriyle değiştirilmiştir. Kötü olan ise karakterlerin
ağzından alınan tırnak içindeki cümlelerde bile bu değişim söz konusudur. Daha
da kötü olan bir durum ise bu konuşma cümlelerinin yüklemlerindeki /-ğız > -yık/
değişimi aynen bırakılmış geri kalan öğeler İstanbul ağız özelliklerine
uydurulmuştur.
İmla hataları haddinden fazladır.
Noktalama işaretleri ise çoğu yerde unutulmuştur. Diyaloglar ise okuyucuda
“Şimdi bunu kim dedi?” merakı uyandırmaktadır.
Sonuç olarak;
Kıbrıs ağız özelliklerinin
kırpıldığı, konu bütünlüğünün sağlanamadığı, karakterlerin problemli olduğu,
hikâyenin başlangıcı ile bitişi arasında ve bu başlangıç ile bitişin seçim
aşamalarında çokça sorunu bünyesinde barındıran bir eserdir. 1950 – 1970
arasındaki savaş dışı durumlar hakkında; Kıbrıs köy halklarının bazı düşünce
yapılarını keşfetmek adına okunduğunda sorun teşkil etmese de acemice yazıldığı
ortadadır.
Yorgun Yollar Eseri
ile Şu Çılgın Türkler Eserinin Karşılaştırması
Öncelikle
belirtmek isterim ki Yorgun Yollar eserini hangi eser ile kıyaslasam bilemedim.
Sonradan farkına vardım; tarih konulu bir eser ile karşılaştırmam daha uygun
olacak. Bu kararı alışımın sebebi Turgut Özakman’ın yukarıdaki başlıkta bahsi
geçen eserinin hem savaş tarihini içermesi hem de bu içerik ile yoğurduğu
kişilerin bazı yönleriyle Şerife M. Özgerek’in eserindeki kahramanlara
benzemesidir. Yani kıyaslama konuları kişilerin rolleri, hikâyelerin anlatılış
yöntemleri ve konunun ilerleyişi yönünde olacaktır. Son olarak üslup farklarını
da eklemeyi unutmayacağım.
Yorgun
Yollar eserindeki kişiler bütün özellikleriyle ele alınmamıştır. Bu ve benzeri
sebeplerle kart karakter olması beklenen muhtar ile yandaşları karakter
olamamıştır; tip olarak kalmıştır. Havva karakterinin de nasıl olduğu tasvir
edilmemiştir. Bir başkarakterin tasvir edilmemiş olması alışılagelir bir durum
değildir. Şu Çılgın Türkler eserindeki yan karakterler bile detaylıca tasvir
edilmiştir.
Başkarakter
ve yan karakter karmaşasının Şu Çılgın Türkler eserinde söz konusu olmadığını
görüyoruz. Yorgun Yollar eserinde ise “Yorgun Yol” geçirmesi beklenen Havva’dan
daha çok abisi İbrahim’den ve onun geçirdiği sıkıntılardan bahsedilmiştir.
Burada başkarakter Havva’nın kimi zaman yan ve kimi zaman fon karakter
özelliklerini gösterdiğini görüyoruz. Buradaki problem bu karakter değişiminin
sayfalarca sürmesidir.
Şu
Çılgın Türkler eseri tarihi bir olaydan yola çıkmış, bu olayın gelişimi ile
devam etmiş ve bu olayın sonlanması ile sonuç bulmuştur. Yorgun Yollar eseri
ise 1958 yılından başlar, 1960’a kadar olan siyasi dönemden biraz bahseder,
Kıbrıs Barış Harekatı’nda rol alan Havva’nın bir erkek çocuğundan bahseder ve
kitap bitirilir. Başka bir sıralama ile ilk eser tümüyle tarihle ve tarihteki
karakterlerle oluşur; ikinci eser tarihle başlar, köy hayatı ve buradaki kart
karakterlerin kişiye kötülükleriyle devam eder ve tarihi bir savaş ile
sonuçlanır.
Şu
Çılgın Türkler eserinde konular kronolojik bir sırayla anlatılmıştır fakat yer
yer geri dönüşlerin (hatırlatma amaçlı) yapıldığı da görülmektedir. Yorgun
Yollar eseri kronolojik ilerlemez; gitgide kötüleşen olaylar zinciriyle
ilerler.
Şu
Çılgın Türkler eseri tam bir tarihi romandır. Yorgun Yollar eseri tam bir
tarihi roman değildir. Zaten tarihi bir roman olması istenmemiştir. Tarihi
olaylar sürecinde zorluklar çeken bir insanı anlatırken tarihin önemli
olaylarının insanlar üzerindeki etkisi görülsün istenmiştir.
Şu
Çılgın Türkler eserinde üslubun yalın, anlaşılır ve aktarılmak isteneni
başarıyla ilettiği görülmektedir. Yorgun Yollar eserinde üslupta sıkıntılar
vardır. Mesela, Yorgun Yollar eserinde diyaloglar karmaşasının hüküm sürdüğünü
görmek çok kolaydır. Ayrıca karakterlerin direkt olarak ağzından aktarılan
cümlelerde birçok değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliklerin en kötüsü ise
Kıbrıs ağız özelliklerinin -cümlelerdeki yüklemler haricinde- silinmesi
olmuştur.
Yorgun Yollar
Eserindeki Kıbrıs Ağzı Özellikleri
İpucu: Eserde diyaloglar haricinde Kıbrıs ağzı özelliklerine
rastlanmamıştır. Diyaloglarda ise Kıbrıs ağzının özellikleri silinmiş ve
İstanbul ağzı kullanılmıştır fakat cümlelerin yüklemlerinde bazı özellikler
kalmıştır. Bu sebeple birkaç örnek cümleden sonra tüm cümleleri almayıp sadece
yüklemler ile devam edeceğim.
Özellik 1: Cümleler genellikle devriktir. Bu durum hem diyaloglarda
hem de normal metinlerde görülmektedir.
Özellik 2: “cik – cık” küçültme ekinin sonda veya ortada kullanımı
sıkça görülmektedir. Çoğu zaman sevgi niteliği taşımaktadır.
Örnek: (1,2 için)
“Çocuğu kaydetmek isterdim acaba
nerecikte yazarlar?”
Çocuğu kaydetmek istiyorum. Acaba nerede yazarlar(kaydederler)?
Çocuğu kaydetmek istiyorum. Acaba nerede yazarlar(kaydederler)?
nerede > nerecikte
-cik- Küçültme eki kullanımı.
-cik- Küçültme eki kullanımı.
“…buracıkta…”
burada>buracıkta
-cık- Küçültme eki kullanımı.
burada>buracıkta
-cık- Küçültme eki kullanımı.
Özellik 3: Ünsüz türemesi.
Örnek:
“…hepsinizi…”
hepinizi > hepsinizi
-s- /s/ sessizi türetilmiştir.
-s- /s/ sessizi türetilmiştir.
Özellik 4: Sert ünsüzlerin yumuşaması.
Örnek:
“…kahbeler…”
kahpeler > kahbeler
-p->-b- Sert ünsüz yumuşamıştır.
kahpeler > kahbeler
-p->-b- Sert ünsüz yumuşamıştır.
“…etmekde…”
etmekte>etmekde
-t->-d- Sert ünsüz yumuşamıştır.
etmekte>etmekde
-t->-d- Sert ünsüz yumuşamıştır.
Özellik 5: Sessiz değişimi.
Örnek:
“Hiş bir yaşındaki çocuk
meram(laf) anlar mı evlat?”
hiç>hiş
-ç>-ş Sessiz ç harfi ş ile değiştirilmiştir.
hiç>hiş
-ç>-ş Sessiz ç harfi ş ile değiştirilmiştir.
Özellik 6: Sesli değişimi.
“…doğru sözlülüğüyle…”
sözlülüğüyle > sözlülüğüyle
-ü->-u- ü yuvarlak ünlüsünün u yuvarlak ünlüsüyle değişimi.
sözlülüğüyle > sözlülüğüyle
-ü->-u- ü yuvarlak ünlüsünün u yuvarlak ünlüsüyle değişimi.
Özellik 7: Sesli düşmesi.
Özellik 8: Sessiz düşmesi.
Özellik 8: Sessiz düşmesi.
Örnek: (7,8 için)
“Niye benimle böyle konuşun?”
Niye benimle konuşuyorsun?
konuşuyorsun>konuşun
eksilen –uyors-
-u-,-o- Sesli düşmesi.
-y-,-r-,-s- Sessiz düşmesi.
Niye benimle konuşuyorsun?
konuşuyorsun>konuşun
eksilen –uyors-
-u-,-o- Sesli düşmesi.
-y-,-r-,-s- Sessiz düşmesi.
“…yapacayık.”
Yapacağız > yapacayık
-ğız > -yık
-k- Sessiz düşmesi.
-y- Ünsüz türemesi.
-z->-k- Ünsüz değişimi.
Yapacağız > yapacayık
-ğız > -yık
-k- Sessiz düşmesi.
-y- Ünsüz türemesi.
-z->-k- Ünsüz değişimi.
Eserde Rastlanan Gelenek ve Görenekler
Eserde
sadece bir öğeye rastlanmıştır. Bu öğe batıl
inançlar başlığı altında açıklanmaktadır.
Eserde Rastlanan
Batıl İnançlar
“Annesi
tütsü saksısı ile buhur yaptı. Oğlunu uğurladı.”
Eserde batıl
inanç olarak tek bir öğeye rastlanmıştır. Yola giden kişinin şansının iyi
gitmesi için arkasından tütsü yakılır. Aslında Kıbrıs’ta bazı ailelerde bu
duruma halen rastlanmaktadır. Bu batıl inancı bir nevi gelenek haline
getirdikleri de söylenebilir fakat Şamanizm’den bu yana devam eden bu batıl inanç
pek çok dinde ve kültürde -sadece uygulanışındaki değişiklikler dışında- aynen
devam etmektedir.
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder