Huzur - Ahmet Hamdi TANPINAR (Eser İncelemesi)

Eserin Adı: Huzur
Eserin Yazarı: Ahmet Hamdi TANPINAR
Yayın Evi: Dergâh Yayınları
Baskı Sayısı: 19
Basıldığı Yer ve Tarih: Büyükçekmece/İstanbul, Aralık 2011
Sayfa Sayısı: 419

Eserin Konusu
                Eserde ölüm, hastalık, sosyal sorunlar, aile ilişkileri, sosyal sorunlar, felsefi fikirler, çevrenin insana etkisi genel konulardır. Eser, karakterlerin yaşadığı duygusal ve biyolojik(sağlık) sıkıntıların verdiği huzursuzluğu ve mutsuzluğu kendi iç dünyasında çözüme ulaştırmayı amaçlayan Mümtaz’ı konu etmiştir.

Ana Fikir
                Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve sorunlarla mücadele etmeliyiz.

Olay Örgüsü
Mümtaz’ın babası I. Dünya Savaşı sırasında Rumlar tarafından öldürülmüştür, annesi de bir süre sonra vefat edince İstanbul’a gönderilir. Burada amcasının oğlunun yanında kalır, adı İhsan’dır.  İhsan, Mümtaz’dan yirmi üç yaş büyüktür ve Mümtaz’a çok şey katmıştır. Ayrıca, İhsan’ın hayat arkadaşı Macide de çok şefkatli biridir ve Mümtaz’a ihtiyaç duyduğu anne şefkatini göstermekten çekinmez.
                İhsan hastadır ve bakıma ihtiyaç duymaktadır. Mümtaz, hasta olan amcasının oğlu İhsan’a hastabakıcı arar. İlk arayışında eli boş dönse de ikinci arayışı için öğleden sonra evden çıkar ve annesine ait bir dükkânın kiracısıyla görüşmek üzere Eminönü’ne doğru yola koyulur…
                Roman, ikinci bölümü itibariyle iki yıl geriye döner ve Mümtaz’ın Nuran ile olan aşkından bahseder. Nuran kocası tarafından aldatılmış bir annedir ve kızını salgından korumak için Ada’ya götürdüğü zaman Mümtaz ile vapurda karşılaştıklarında aralarında bir bağ oluşur. Mümtaz, Nuran’ı bir süre görmek isteyip çoğu defa aynı yerlerde dolaşsa da ancak İclâl’in bir daveti sayesinde onu tekrar görebilir.
Nuran bir anne ve aldatılmış bir kadın olarak kendi içinde bazı çelişkiler yaşasa da sonrasında Mümtaz’ı tercih edecektir. Aralarındaki bağ zamanla kuvvetlenir ve evlenmek isterler. Evliliğin hemen yapılabilmesi için ise ilişkilerini yakın çevrelerine bildirmek isterler.
Adile Hanım bir akşam yemeği verir ve Mümtaz ile Nuran da yemeğe davetlidir. Adile Hanım iyi bir çöpçatandır fakat kendisine danışılmadan yapılan aşk işlerinden pek haz etmez. Mümtaz’ı da pek genç ve beceriksiz gördüğünden dolayı bu ilişkiyi onaylamaz. Bir ara onları ayırmak için de çaba sarf eder.
Mümtaz uzun zamandır beklediği fırsatı yakalar ve Nuran Hanım’ın evine giderler. Burada Nuran Hanım’ın kızı, Mümtaz’a soğuk davranır ve onu derinden etkiler. Aslında aile içinde Mümtaz’a yakınlık gösteren tek kişi Tevfik Bey’dir.
Mümtaz ile Nuran zamanlarını İstanbul ve Boğaz çevresinde gezerek geçirirler. Bu geziler önceleri onları hoş tutsa da zamanla aralarındaki farklılıkları gösterir ve birbirlerinden sıkılmalarına yol açar.
Eylül ayı gelir ve Nuran evde sıkıntılar yaşamaktadır. Tevfik Bey bunun farkındadır lüfer avı bahanesiyle Tevfik Bey, Nuran ve Mümtaz birlikte zaman geçirme fırsatına sahip olurlar.
İyi zamanlar geride kalır. Mümtaz ve Nuran hem kendi içlerinde hem de çevrelerindeki sıkıntılardan etkilenirler. Aşkları bir darboğaza girer. Bu sırada sonbahar gelmiştir ve her zaman gezdikleri Boğaz artık pek de gezilesi değildir. Havalar soğudukça etraf tenhalaşmaktadır. Boğaz’dan ayrılma zamanı gelir… Tevfik Bey, Mümtaz’ı aileye sevdirmek için onu yemeğe çağırır fakat olaylar düşündüğü gibi gelişmez ve iki sevgilinin aralarını daha da açılmasına sebep olur.
Nuran’ın annesi kış ayını İstanbul’da geçirmek ister. Nuran bu düşünceye olumlu yaklaşmaktadır.  Mümtaz da Nuran’a yakın olabilmek için Taksim’de bir ev kiralar.
Bu arada, Tevfik Bey’in düzenlediği yemek sırasında çıkan sorunlardan sonra başka sorunlar da baş gösterir. Nuran’ın eski kocası ondan özür dileyen ve barışma isteği içeren bir mektup yazmıştır. Nuran bu mektubu ve ona eskiden âşık olan başka birinin mektubunu Mümtaz’a okutur. İkinci mektup Mümtaz’ın daha çok ilgisini çeker. İkinci mektuptaki kişi Suat’tır. Onu araştırır ve bulur. Sonrasında mutluluk üzerine düşüncelere dalar ve kendi iç hesaplaşmalarıyla birlikte yağmur altında dolaşır.
Mümtaz, Nuran’la konuştuğu taktirde ilişkilerinin düzeleceğine inanmaktadır fakat Nuran aynı fikirde değildir ve ilişkiyi bitirir.
Roman, bu aşk hikâyesinden sonra bir yıl sonraya gider (aktüel zaman). Nuran eski kocası ile barışmıştır. Bunu öğrenen Mümtaz çok üzülür ve hasta olan amcaoğlunun yanına geri döner. Amcaoğlunun durumu kötüleşir ve Mümtaz doktor aramak için dışarı çıkar. Bir süre sonra doktor bulur ve eve döner. İhsan iyiye doğru gitse de Mümtaz içten içe acı ile çökmektedir. Bu bunalım sebebiyle hayaller görmeye başlar. Ölümü düşünse de yaşama isteği ağır basmaktadır ve sıkıntılarıyla mücadele etmeyi seçer.
Mümtazın ağır bunalım geçirdiği, içindeki düşmanla savaştığı süreç sonunda eve gelmesiyle radyo yayını II. Dünya Savaşı’nı anons eder ve roman biter.



Eser Adının İçerik ile İlişkisi
                Eserdeki kahramanlar mutsuz ve huzursuz kişilerdir. Birkaçı hastalığa yakalanmış ve çare aramaktadır. Mümtaz, kendi içinde barışı sağlamak ve huzuru yakalamak isterken Nuran sahip olduğu olumsuz bakış açısı ile hep acı çekeceğine, huzuru yakalayamayacağına inanır.

Karakterler
Mümtaz: Romanının başkarakteridir. Önce babasını sonra annesini küçük yaşta kaybetmiş, bu olay üzerine amcaoğlu İhsan’ın evine gelmiştir.  İstanbul’da Nuran ile tanışır ve âşık olur. İhsan sayesinde kendisini pek çok alanda geliştirmiştir.
Nuran: Eşi tarafından aldatılmış, ayrılmış, kız çocuk sahibi bir annedir. Yaşamda umudunu yitirmiştir ve karamsardır. Mümtaz’a âşık olur, bir süre sonra ayrılır ve eski kocası ile tekrar birlikte olur. Norm karakterdir.
İhsan: Mümtaz’ın amcaoğlu ve hocasıdır. Mümtaz’a edebiyatı tanıtan kişidir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Zatürre hastalığına yakalanmıştır. Norm karakterdir.
Macide: İhsan’ın eşidir. Mümtaz’a anne şefkati ile yaklaşmıştır. Kızını kaybedince büyük sıkıntılar yaşar fakat Sabiha ile hayata geri döner. Norm karakterdir.
Suat: Macide’nin uzaktan akrabasıdır. Nuran’a âşık, ancak hasta ruhlu, dengesiz bir kişiliktir. Afife ile evlidir. Afife’yi aldatmayı huy edinmiştir. Nuran ve Mümtaz’ın evlenmeye karar verince bu durumu engellemek için kendisini asar. Kart karakterdir.
Fahir: Nuran’ın kocasıdır. Nuran’ı aldatır ve bir süreliğine boşanırlar. Mümtaz’ın karşısındadır. Kart karakterdir.
Adile: Mümtaz’ın komşusudur. Yalnız kalmaktan korktuğu için çevresindeki insanların kendisine muhtaç olmasını isteyen biridir. Çöpçatan olan bu kadın Nuran’la Mümtaz’ın birlikte olmalarını istemez. Kendisine danışılmadan yapılan ilişkilerden hoşlanmaz. Kart karakterdir.
Fatma: Nuran ve Fahir’in 7 yaşındaki kızıdır. Fon karakterdir.
Nezihe Hanım: Nuran’ın annesidir.
Ahmet: İhsan ve Macide’nin ilk çocuğudur. Fon karakterdir.
Sabiha: İhsan ve Macide’nin kızıdır. Fon karakterdir.
Emma: Fahir’in metresi.
Sabih: Adile’nin kocasıdır.
Tevfik Bey: Nuran’ın dayısıdır. Pek çok eşi olmuştur.
İclal: Nuran’ın halasının kızıdır. Nuran ve Mümtaz’ın tanışmasına vesile olmuş kişidir.
Muazzez: İclal’in arkadaşıdır. Mümtaz’dan hoşlanmaktadır.
Yaşar: Nuran’ın dayısının oğludur.

Eserde Görülen Sosyal Sorunlar
                Kültür buhranının sıkıntıları, II. Dünya Savaşı’nın arifesinde toplumun huzursuz hali, çarpık Batılılaşma.

Eserde Zaman
Roman II. Dünya Savaşı’nın başladığı günden 24 saat öncesini anlatır. Romanın aktüel zamanı budur. Romandaki (sıklıkla) geriye dönüşler akronik zamanı temsil eder. Kimi yerde bir kimi yerde birkaç yıl olan bu dönüşler konuyu uzatır ve detaylara kavuşturur. Yazar, akronik zaman yöntemiyle Mümtaz ile Nuran’ın ayrıldıkları zamana gider ve anlatmaya başlar. Sonra aktüel zamana tekrar döner.
                Eserde tarihi zaman unsurları da vardır: Tanzimat, II. Meşrutiyet, II. Dünya Savaşı, I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı (Babasının Rumlar tarafından öldürülmesi…)

Bakış Açısı
                Eser, tanrısal bakış açısı ile yazılmıştır.

Anlatım Tekniği
                Görece Zaman Anlayışı: Anlatım bir güne sığdırılmıştır. Geri dönüşler yapılarak konu uzatılmıştır.
                Bilinç Akımı: Eserdeki iç monologlar karakterlerin iç dünyalarını aktarmaktadır. (Örnek: Mümtaz’ın kendi kendine konuştuğu anlar.)
                Leitmotiv Tekniği: Edebiyata müzik alanından geçen bir kavramdır. Bu eserde beyit tekrarı görülür.

Mekânlar
                Romanda hâkim mekân İstanbul’dur. Mümtaz’ın çocukluğunun geçtiği Antalya ve Sinop’tan da kısaca bahsedilmektedir.
                Açık Mekânlar: Mümtaz ile Nuran’ın dolaştığı mekânlar: İstanbul, Üsküdar, Boğaz, Beyoğlu, Taksim.
                Kapalı Mekânlar: İhsan’ın, Mümtaz’ın, Tevfik Bey’in, Nuran’ın evleri. Libadiye’deki köşk.


Ülkü ve Karşı Değerler

ÜLKÜ DEĞERLER
KARŞI DEĞERLER
KİŞİLER
Mümtaz, Nuran, İhsan, Macide
Fahir, Suat, Yaşar, Adile
KAVRAM
Aşk, Barış, Huzur, Yaşam
Kavuşamamak, Savaş, Huzursuzluk, Ölüm
SEMBOL
Musiki, Cami, Divan Edebiyatı, İstanbul, Güvercin
Hastalık, Kilise, Batı Edebiyatı, Mektuplar, Mahur Beste


Dil ve Üslup
                Yazar, makalelerinde “dil” ve “mükemmeliyet” deyimlerini sık sık kullanmaktadır. Bu eserinde de dile özen göstermiş ve sözcük seçiminde en uygun olanları kullanmaya çalışmıştır. Yazarın şairane dokunuşunu kelimelerde görmek mümkündür. Cümleler aktarılmak istenen fikri okura net bir biçimde taşıyacak şekilde tasarlanmış olmalarıyla beraber okuru, karakterlerin iç dünyalarıyla düşünmeye ve olayları tekrar yorumlamaya muhtaç bırakacak titizlikte kurulmuştur. Yani yazar dilin imkânlarını bilmekte ve bunları güzel bir şekilde kullanabilmektedir. Ayrıca, yazarın konuyu ele alış ve anlatış biçimi sayesinde eseri tekrar ve tekrar okudukça anlamlanan bir bütünü görmekteyiz.

Görüşlerim
                Yazar, bu eseri bir olayı anlatmak yerine kendi düşüncelerini karakterlerin ağzından dile getirmek için yazmıştır. Bu açıdan hareket unsuru eksikliğini yaşama ve eseri okurken heyecana kapılamama gibi durumlar yaşadım. Eser sanat açısından kaliteli bir yapıt olsa da sürükleyici bir yanı olmadığı kanaatindeyim.

                Kişilerin tahlilleri ve iç dünyalarının sunumu güzel. Kendinizi herhangi bir karakter ile özdeşleştirebiliyorsunuz. Bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşamadım fakat konuyu kavrayabilmek için kendimi zorla o karaktermişim gibi düşünmeye itmem bazı soruları ortaya çıkardı. Bu soruların ortak noktası ise şöyle özetlenebilir: Yazar bizi kendi gibi düşünmeye zorluyor olabilir mi? Cevabın “evet” veya “hayır” olmasının pek önemi olmasa da bir cevap bulabilmek umuduyla eseri ileride tekrar okumaya karar verdim. Aynı cümleleri okudukça farklı düşüncelere doğru yol almak, Ahmet H. Tanpınar’ın okuyucu üzerindeki büyüsü bu olsa gerek.
Creative Commons Lisansı
Türkçe Ders Notları ve Ödevleri tüm içeriği by http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/ is licensed under a Creative Commons Attribution-Gayriticari-ShareAlike 3.0 Unported License.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler http://turkcedersnotlarim.blogspot.com/p/hakknda.html adresinde mevcut olabilir.

2 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim çok yardmcı ordunuz😇😇

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir tahlil olmuş.ÇOK teşekkürlerr.

    YanıtlaSil